Avrupa'daki Temsilcilerimizin Tur Mesaisi...
Bu haftaiçi temsilcilerimizin Avrupa mesaisi var. Gelin hep birlikte bu mesaideki rövanş maçlarını değerlendirelim.
HJK Helsinki-Fenerbahçe(0-1)
Öncelikle Fenerbahçe'yi zor bir maçın beklediğini söylebilirim. Çünkü Finlandiya ligi haziran ayında başladı; bu yüzden HJK'lı futbolcuların, Fenerbahçe'li futbolculara göre fizik avantajı var; ama Fenerbahçe'li oyuncuların da bir avantajı var: O da kalite...
İlk maça baktığım zaman HJK'lı futbolcuların maça beraberlik için; daha doğrusu 0-0 için çıktığını gözlemledim. Maç tam HJK'nın istediği gibi giderken, ortaya bir kahraman çıktı: Muhammed Gümüşkaya... Muhammed Gümüşkaya attığı golle, hem takımının UEFA Avrupa Ligi'nde gruplara kalması için önemli bir adım attı; hem de kendi geleceği için önemli bir hamle yaptı.
Bu eşleşmenin rövanş maçına gelirsem; Vitor Pereira'nın maça hangi taktikle çıkacağı çok önemli. Şunu da rahatlıkla söyleyebilirim: Fenerbahçe perşembe günkü maçta mutlaka gol bulmalı. Eğer bunu başarabilirse Avrupa Ligi'nde rahatlıkla gruplara kalacağını düşünüyorum.
Galatasaray-Randers(1-1)
Maçtan önce hepimizin aklında bir soru vardı: Marcao'nun yaptıklarından sonra Kerem Aktürkoğlu'nun psikolojisi ne durumda? Çünkü Giresun'da yaşadıkları kolay kolay unutabileceği bir olay değildi; biz bile bu olayı kolay kolay unutamayacağız.
Bu maç ise güzel bir olayla hatırlanacak... Kerem Aktürkoğlu, Randers maçında gol atarak hem bizlere güzel bir cevap verdi hem de ailesini gururlandırdı.
Galatasaray, Randers'tan çok daha iyi bir takım; bunu ilk maçın belirli bölümlerinde gösterdi. Tur Danimarka'da bitip, İstanbul'daki maç formaliteye kalabilirdi.
Fatih Terim'i rövanş maçında önemli bir karar bekliyor: Diagne'yi mi oynatacak yoksa Mostafa Mohamed'i mi oynatacak? Sezona iyi başlayan Diagne'nin bu maçta oynaması taraftarı olduğumu da belirtmeliyim.
Roma-Trabzonspor(2-1)
Trabzonspor Molde'yi eledikten sonra Roma eşleşmesi bizleri hem heyecanlandırıyor hem de korkutuyordu. Çünkü Roma hem isim olarak, hem oyuncu kadrosu olarak, hem de yeni teknik direktörü Jose Mourinho olarak bizlerde bu duyguları hissettiriyordu.
Ama bu durum en azından "oyunda" böyle olmadı. Trabzonspor ilk maçta tam bir "Şampiyonlar Ligi takımı" gibi oynadı; ama Türk takımlarının kabusu olan duran toplarda adam paylaşımı hatasını onlar da yaptı.
Abdullah Avcı takımlarını pek sevmemişimdir; ama ben Trabzonspor'u çok sevdim. Savunmada sıkıntıları olsa da hücumda inanılmaz bir takımlar(hele ki Cornelius transferinden sonra) Trabzonspor bir aksilik çıkmazsa her maçta gol atar; yani bir takım Trabzonspor'u yenmek istiyorsa için en az 2 gol atmak zorunda.
Trabzonspor Roma'ya Trabzon'da 2-1 kaybetti; ancak Roma'daki rövanş maçı için çok iyimserim... Çünkü Trabzonspor'un oyunu beni umutlandırıyor. Maçta ilk golü Trabzonspor atarsa, sonraki dakikalarda da oyuna hakim olursa, Avrupa Konferans Ligi'nde gruplara kalabilir.
Kopenhag-Sivasspor(2-1)
Kopenhag-Sivasspor eşleşmesiyle ilgili değerlendirmemi yapmadan önce, başta Rıza Çalımbay olmak üzere bütün Sivassporluları tebrik ediyorum. Kısıtlı bütçelerine rağmen Avrupa'da inanılmaz işlere imza atıyorlar.
Dinamo Batum'u eleyip, Kopenahg eşleşmesi belli olduktan sonra Sivasspor'un rakibine göre tecrübe eksikliğini nasıl "gizleyeceği" biz futbolseverler için büyük bir merak konusuydu.
Sivasspor, Sivas'ta aslanlar gibi oynadı; 1-1'den sonra oyunu tutabilselerdi belki galibiyet golünü bile atabilirlerdi. Ancak olmadı...
Ayrıca Sivasspor'un golünü atan Leke James'ten çok umutluyum. Çünkü James Rıza Çalımbay önderliğinde kendini geliştirirse hem kendisi daha büyük bir transfer yapabilir, hem de Sivasspor için büyük bir ekonomik kazanç sağlayabilir.
2-1'in rövanşında Kopenhag-Sivasspor eşleşmesinin uzatmalara gideceğini düşünüyorum. Çünkü hem deplasman golü kuralı kaldırıldı hem de Sivasspor'un oyununun Avrupa maçlarında deplasmana daha uygun olduğunu düşünüyorum.
Son olarak temsilcilerimize başarılar diliyorum...