Sporda 2016

        Sporda 2016 bölümünü, ülkemizde ve dünyada "en"ler olarak aktaracağım...

• Dünyada Yılın Olayı: Dünyada yılın olayı olarak 3 olay göstereceğim. 
• 1.si Chapecoense takımının bulunduğu uçağın düşmesi ve takımın oyuncularının ve teknik ekibin nerdeyse tamamının kazada ölmesi.
• 2.si ise Cleveland Cavaliers'ın bir ilki başararak 3-1'den geri gelip şampiyon olması.
• 3.sü ise Leicester City'nin beklenmedik bir şekilde İngiltere Ligi'ni kazanması

•  Dünyada Yılın Oyuncusu: Lebron James&Cristiano Ronaldo
• Cristiano Ronaldo, Portekiz Milli Takımıyla Euro 2016'yı,Real Madrid'le Şampiyonlar Ligi'ni kazandı ve bunlara da önderlik etti bunu da Altın Top'la taçlandırdı.
• Lebron James, Cleveland Cavaliers'ın ilk kez NBA şampiyon olmasında büyük rol oynamıştır.

• Dünyada Yılın Takımı: Portekiz Milli Takımı: Portekiz Milli Takımı, kimsenin tahmin etmediği şekilde Euro 2016'yı kazandı.
• Leicester City "peri masalına" imza atarak İngiltere Ligi'ni kazandı.   

•  Ülkemizde Yılın Olayı: 3 tane olay var:
• Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımının Euroleague'de "hakem faciası" sonucunda finali kaybetmesi.
• Galatasaray Erkek Basketbol Takımının Eurocup'ı kazanması.
• Eczacıbaşı Bayan Voleybol Takımının Şampiyonlar Ligi'ni kazanması.

• Ülkemizde Yılın Oyuncusu: 
• Mario Gomez, gol kralı olarak Beşiktaş'ın 7 yıl aradan sonra şampiyon oynamasında büyük rol oynadı.
• Çağla Büyükakçay&İpek Soylu: Teniste iki sporcumuz da Çağla teklerde, İpek çiftlerde turnuva kazanarak bir ilk başarıp ilk 100'e girdiler.

• Ülkemizde Yılın Takımı: Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı, bu sene hakem hatasıyla şampiyonluğu kaçırsa da Euroleague'de final oynayarak bir ilki başardı. Umarım bu sene İstanbul'da şampiyon olur.

Efsanelerin Dönüşü

                                                      Efsanelerin Dönüşü

        Teniste 2017 yılı, efsanelerin dönüşüne sahne olacak. Çim kortun kralı Roger Federer ile toprak kortun kralı Rafael Nadal, 2017 senesi itibarıyle dönüş yapacaklar. Bu durum biz tenisseverler için harika bir haber. Çünkü bu iki oyuncu da biz tenisseverlerin idol olarak gördüğü oyuncular.

        Djokovic yoktu, Murray yoktu bu iki oyuncu vardı ve bu iki oyuncunun özellikle karşıklı oynadığı maçları izlemek gerçekten büyük zevkti. Umarım bu zevkten bu sene mahrum bırakılmayız.

       Ancak bu iki efsanenin işi hiçte kolay değil. Çünkü sıralama olarak geri düştüler ve ayrıca bazı oyuncular çok formda(Djokovic-Murray dışında da) ki bu durum oyuncular için handikap.

      Bize göre varlıkları yeter. Ancak onların kötü durumda olmalarını kimse istemez ben de istemem.

     2017, umarım efsanelerin yılı olur ve sezonun ilk grand-slami olan Avustralya Açık'ta efsanelerden en azından biri final oynar ya da karşılaşırlar.

Turkish Airlines Euroleague'de İlk Yarının Ardından...

             Turkish Airlines Euroleague'de İlk Yarının Ardından

                    

• Play-off Favorisi: CSKA, ilk yarıyı gerçekten minimum hatayla kapattı ve Playoff'a ilk sıradan girecekler. 

• CSKA haricinde: CSKA haricinde her şeye rağmen Fenerbahçe ve benim kadrosunu çok beğendiğim Baskonia.

• Barça&Real: Barça, benim için Maccabi'yle birlikte Euroleague'in hayalkırıklığı. Real Madrid ise ne yapar ne eder play-off'a hatta final-four'a katılır.

• Yunanlılar: Onlar da bir yolunu bulup play-off'a katılırlar ancak final-four'a katılmak saha avantajını ele geçirmeleri gerek

• Euroleague'in Rengi: Tartışmasız Brose Basket Bamberg! Her maçları ayrı bir aksiyon. Bu takımı seviyorum!

• Sürprizler:Kızılyıldız&Bamberg: Bu iki takımdan Kızılyıldız özellikle içerde, Bamberg ise dışarda çok iyi sonuçlar aldı.

•  Kötü Sürprizler:Barcelona&Maccabi: Aldıkları sonuçlar ortada, play-off'u haketmiyorlar.

• İlk 8 Adaylarım:CSKA-Fenerbahçe-Yunanlar-Baskonia-Daruşşafaka-Real Madrid-(Kızılyıldız veya her şeye rağmen Barcelona)

       

Spor Toto Süper Ligte İlk Yarının Ardından

                         Spor Toto Süper Ligte İlk Yarının Ardından

                   
      Spor Toto Süper Ligte ilk yarıda güzel oyunlar, güzel ve sürpriz sonuçlar, ilginç ve kötü hakem yönetimleri ve gerçekten de Avrupa'da takımlarımız sürpriz sonuçlar aldı.Maddeler halinde inceleyelim:

   En Güzel Maç: Beşiktaş2-2Galatasaray ve Napoli2-3Beşiktaş

• İki maçta çok hareketli ve özellikle Napoli-Beşiktaş maçı biz sporseverler için çok güzel geçti.

    En Sansasyonel Sonuç: Fenerbahçe2-1Manchester United

• 4-0'lık yenilgiden sonra Fenerbahçe'nin, hele bir de Manchester United'a karşı galip gelmesi önemliydi. 

      En Sürpriz Sonuç: Villareal1-2Osmanlıspor

• Osmanlıspor, bu sezon Avrupa'da çok başarılı ve Villareal gibi takımı deplasmanda yenmeleri gerçekten büyük sürpriz oldu.

     

      En İyi Hakem: Maalesef yok

         En İyi Takım:

• Başakşehir&Osmanlıspor:Türkiye'de Başakşehir, Avrupa'da Osmanlıspor gerçekten çok başarılılar.

        En İyi Teknik Direktör: 

• Abdullah Avcı&Mustafa Reşit Akçay: Bu iki takımın teknik direktörleri olarak göze çarptılar.

        Hayalkırıklığı:

•  Trabzonspor, belki de sezonun en büyük hayalkırığı olacak

        En Güzel Gol:

• Eren Derdiyok'un Çaykur Rizespor'a attığı gol, en güzel goldü

        Ligin Rengi:

• Osmanlıspor, ligin hem rengi hem de renk dışında oynadıkları futbolla futbolseverlerin ikinci takımı haline geldi

        Gol Kralı Adayım:

• Eğer Fenerbahçe veya Beşiktaş şampiyon olacaklarsa mutlaka forvetleri fazla gol atacak. Bu yüzden Van Persie ve Cenk isimleri ön plana çıkıyor

        En İyi Kaleci:

• Volkanlar yani Demirel ve Babacan çok iyi performans gösterdiler. Tabi Bursasporlu Harun Tekin'i de unutmamak lazım

                                                                                                                 En İyi Oyuncu:

• Bana göre ilk yarının oyuncusu, Başakşehirli Emre Belözoğlu'ydu. Emre, her zamanki gibi görevini doğru bir şekilde yaparak bunu haketti.

      Şampiyonluk Adayım:

• Yeni stadının etkisiyle biraz da, Beşiktaş benim şampiyonluk adayım. Onlar şampiyon olamazlarsa adayım, Başakşehir

Uefa Avrupa Ligi

                   Uefa Avrupa Ligine son 32 turunda 3 takımla devam ediyoruz. Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin ve Osmanlıspor'un rakipleri belli oldu. Ve ben şimdi o rakiplere karşı olan şansımızı değerlendireceğim.

• Olympiakos-Osmanlıspor:Olympiakos'un, Osmanlıspor'a karşı tecrübe avantajı var. Oyuncuları da aynı şekilde tecrübeli. İlk maçtan işi bitirmek isteyebilirler. Saha ve seyirci avantajlarını sonuna kadar kullanacaklardır. Ancak Osmanlıspor, çok ters takım. Ne zaman nerde ne yapacakları belli olmuyor. Özellikle deplasmanda çok tehlikeliler. Kontraatak oyununu harika bir şekilde uyguluyorlar. Bunu, Villareal deplasmanında kanıtladılar. Osmanlıspor'a güveniyorum. İlk maçta Yunanistan'da tahriklere kapılmazlarsa, tur atlayabilirler.

•  Krasnodar-Fenerbahçe:Rus takımlarıyla özellikle kış aylarında oynamak çok zordur. Çünkü hava şartları oyun oynamaya engel olabiliyor. Bu yüzden Fenerbahçe'nin ilk maçta işi biraz zor olacak. Ancak kalite ve tecrübe farkıyla Fenerbahçe'nin turu İstanbul'da bir şekilde alacağını düşünüyorum. Turun anahtarının ilk maçta Fenerbahçe'nin atacağı bir gol olacağını düşünüyorum. 

•  Hapoel Beer Sheva-Beşiktaş:Beşiktaş, hakem kurbanı olarak bu kupaya düştü! Rakibi ise değişik bir takım. Grupta Inter'i 2 maçta da yendi ayrıca Southampton'ı da, son maçtaki son dakika golüyle altına almayı başardı. Beşiktaş, kalitesinden ötürü favori ancak nerde ne olacağı hiç belli olmaz. Bunu en iyi Türk takımları bilir!

Şampiyonlar Ligi

     Şampiyonlar liginde grup aşamalarından çıkan 16 takım, son 16'da 8 tane eşleşmeyi oluşturdu. Şimdi sizlere bu 8 eşleşmeyi değerlendireceğim.

• Manchester City-Monaco:Bu eşleşmenin favorisi Manchester City de olsa Monaco hiç yabana atılacak bir takım değil. 2 yıl önce Monaco'nun Arsenal'i elemesi, Fransız ekibinde özgüven oluşturabilir. Ancak, Manchester City'deki Guardiola faktörü ve Monaco'ya göre daha iyi olan oyuncu kalitesi, Manchester City'i birkaç adım öne çıkartıyor.

• Real Madrid-Napoli:Bu kupanın son şampiyonu Real Madrid, bu eşleşmenin tartışmasız favorisi. Real Madrid için ilk maçın içerde olması da onlar için bir avantaj çünkü eşleşmeyi ilk maçta bitirebilirler.Napoli ise eşleşmeyi İtalya'ya taşımaya çalışacak ancak bu, biraz zor bir durum çünkü defansif zaafiyetleri var.

   

• Benfica-Borussia Dortmund:Son 16'ya kalan Portekiz takımlarından Benfica, açıkçası bu turun zayıf halkalarından... En önemli avantajları Avrupa tecrübelerinin bulunması. Eğer Beşiktaş, hakem faciasına yakalanmasıydı belki de şuan Benfica bu kupada olmayacaktı. Dortmund ise ligte olmasa da Avrupa'da çok formda. Bunu, Real Madrid'in bulunduğu grubu lider bitirerek kanıtladı. Bu eşleşmede favoriler...    

•  Bayern Münih-Arsenal:Kura çekimini izlerken Arsenal, ya Bayern'le eşleşir ya da Real Madrid'le eşleşir diyordum ve yanılmadım. Bu eşleşme sanki bir derbi gibi. 3 sene üstüste eşleştiler ve bu da 4. olacak. Önceki 3 eşleşmeyi de Bayern kazandı ancak bu sene biraz farklı gibi. Çünkü Arsenal, kendini özellikle defansif olarak geliştirdi. Bayern aynı Bayern! Eğer Arsenal Almanya'daki ilk maçta fark yemezse, Londra'da işi bitirebilir.

•  Porto-Juventus:Porto, kolay bir grupta olmanın avantajıyla gruptan çıktı. Eski Porto yok. Juventus ise bu kupanın gizli favorilerinden... Elenmeleri büyük sürpriz olur.

•  Bayer Leverkusen-Atletico Madrid:Bu turun belkide en sıkıcı eşleşmesi! İki takımında önceliği kendi sahasında gol yememek olacak. Ben bu turun 2 tane 90 dakikada sonuçlanacağını düşünmüyorum. Atletico, 2. maçı içerde oynayacağı için küçükte olsa bir avantaja sahip. 

•  Paris Saint Germain-Barcelona:Bu turun en beklenen eşleşmesi! Psg, Ludogorets maçını kazansaydı grubunu 1. bitirecekti. Barcelona ise grubunu çok rahat bir şekilde 1. bitirdi. Barcelona herkesin ezbere bildiği hücüm üçlüsüyle, bütün takımlara meydan okuyacak bir takım! Psg'de en belirleyici oyuncu tartışmasız Cavani. Eğer Barcelona, Cavani'yi tutabilirse bu turu geçer.

• Sevilla-Leicester City:Bu turun en komik eşleşmesi! Bir tarafta Uefa Avrupa Ligini 3 sene üstüste kazanan Sevilla, diğer tarafta ise İngiltere ligi gibi dünyanın en zor ligini kazanan, belkide son Şampiyonlar Ligini maçlarını oynayacak olan Leicester City. Sevilla, Avrupa tecrübesi fazla olduğu için bu turun favorisi ama tabi rakip Leicester City! Bu eşleşmede sürpriz çıkabilir.

2 Sevindik 2 Üzüldük

            




    Salı günü Şampiyonlar Liginde Beşiktaş, Perşembe gününde ise Avrupa Liginde Fenerbahçe, Osmanlıspor ve Konyaspor olmak üzere toplam 4 temsilcimiz sahaya çıktı.

          Beşiktaşla başlayalım.. Beşiktaş için Dinamo Kiev maçı gerçekten çok şey ifade ediyordu. Kazanırsa gruptan çıkacaktı ve bunu ilk yapmış olacaktı. Gelelim maça.. Beşiktaş maça "bayram çocukları" gibi istekli başladı. Çünkü tur atlaması için gole ihtiyacı olduğunu biliyordu. Ancak kontraatakla golü yiyen Beşiktaş, hakem Craig Thompson'u da yanına Dinamo Kiev'e karşı önce penaltı ve kırmızı karta engel olamayıp, maçın sonunda 6-0'lık mağlubiyet oluştu. Beşiktaş bu mağlubiyetle Uefa Avrupa Liginde yer alacak 

          Fenerbahçe-Feyenoord maçı, Beşiktaş-Kiev maçından sonra acabalarla doluydu:
1-Acaba Fenerbahçe, geçen seneki Braga'daki hakem faciasından sonra bir de üstüne Beşiktaş'ın Kiev'deki hakem faciası eklenince Fenerbahçe, bir kez daha hakem faciası yaşar mı sorusu aklıma geldi.
2-Final maçları oynama konusunda son derece başarısız olan Fenerbahçe, bu kez final niteliğindeki Feyenoord maçından başarıyla ayrılacak miydi?
          Korkulan olmadı ve Fenerbahçe harika bir oyun sergileyerek, Sow'un alışılageldik röveşatasıyla Feyenoord'u 1-0 yenerek grubunu lider bitirdi. 1.lik çok özeldi çünkü Fenerbahçe, Mourinho'nun Manchester United'ını geçip 1. oldu.

         Osmanlıspor-Zürih maçı, Osmanlıspor için gerçekten çok önemli bir maçtı. Osmanlıspor'un kadrosuna baktığımda, bu kadronun Avrupa'da başarılı olacağını tahmin ediyordum. Çünkü özellikle hücum hattı harika. Özellikle Villareal deplasmanında bunu tüm izleyiciler gördü.
         Osmanlıspor Zürih'i kontrollü oynarak 2-0 yenerek üst tura lider olarak çıktı. Bu liderlik de çok özel çünkü Osmanlıspor, bu kupada geçen senenin yarı finalisti olan Villareal'i geçip lider oldu.

         Konyaspor geçen sene büyük bir sürpriz yaparak, Süper Ligte 3. olup bu turnuvaya direkt katılma hakkı kazandı. Ancak, Konyaspor'un Avrupa liginde başarılı olamayacağı belliydi çünkü Konyaspor'un kadrosu Avrupa ligi için yeterli değildi. Yani taraftar ne kadar bağırıp çağırsa da olmaz. Genk maçı da özellikle ülke puanı açısından çok önemliydi. Açıkçası ben Konya'dan bu maçta beraberlik bekliyordum ancak bir dakika dayanamadılar. Dayansalar belki sıralamada Belçika'yı geçecektik.

        Son olarak Uefa Avrupa Liginde yer alan Beşiktaş, Fenerbahçe ve Osmanlıspor'a başarılar diliyorum.    

Nico Rosberg

                                       Nico Rosberg

                                          
              Yazıma öncelikle Nico Rosberg'i bu seneki F1 şampiyonluğundan ötürü kutlayarak başlamak istiyorum. Rakipleri çok dişliydi; ezeli rakibi Lewis Hamilton, Red-Bull pilotları ve Ferrari pilotları...

         Nico Rosberg, bugün aldığı bazılarına göre şaşırtıcı, bazılarına göre ise beklenen bir karar alarak F1'i bıraktı. Açıkçası üzüldüğümü belirtmeliyim çünkü Rosberg'i severdim. Ancak ben Rosberg'in biraz da rekabetten kaçtığını düşünüyorum. Çünkü Rosberg, zirvede bırakmak istedi çünkü kendisine güvenemedi. Bir daha şampiyon olamayacağını düşündü. Bu, yanlış bir karardı çünkü en hızlı araç onlarındı ve bana göre tek ciddi rakibi de çocukluk arkadaşı Lewis Hamilton'du.

        Lewis Hamilton da bunu belirtti. Yaşı 31'e gelmiş olabilir ama bana göre 1 sene daha şampiyon olmayı deneyebilirdi. Evet, karşısında çok hırslı bir Hamilton olacaktı ama şampiyon olma şansı %50'ydi ama bu Rosberg'in kararı tabi biz motorsporları tutkunlarına saygı duymak düşer

        Sonuç olarak Nico Rosberg, 2. şampiyonluğu kazanmayı denemeyerek "gerçek bir şampiyon olma" şansını kaçırdı. Rosberg, bundan 10 sene sonra 20 sene sonra "F1 2016 şampiyonu ve istikrarlı bir sürücü" olarak anılacak.

Avrupa'daki Sürpriz Liderler

                              
          Bu sezon Avrupa'da sürpriz liderler var ve durum futbolseverler için ilgi çekici. Türkiye, Almanya ve Fransa ligleri için bu durum geçerli.

         Ülkemizden başlayalım... Başakşehir bu sezon ligimizin en dengeli, en göze hoş top oynayan takımlardan biri olarak dikkat çekiyor ve şu an lider. Başakşehir, bir ürün. 4-5 yıllık bir kadro istikrarının ürünü... Abdullah Avcı ve Göksel Gümüşdağ önderliğindeki Başakşehir, ligimizde bu bakımdan çok farklı. Başakşehir kötü sonuçta alsa yönetim her zaman Abdullah Avcı'nın yanında durdu, durmaya da devam edecek ve etmelidir de. Devam etsin ki; büyük kulüplere örnek olmaya devam etsin Başakşehir! Umarım bu sezon şampiyon olurlar, taraftarları olsa bu sezon şampiyonluğun 1 numaralı adayı onlardı!

          Gelelim Fransa'ya. Nice, bu sezon gerçekten güzel birleşimlerin karşılığını alıyor. Disiplin deyince akla Almanya gelir ve kulüp yönetimi takımın başına İsviçreli de olsa Alman ekolünden gelen Lucien Favre'yi getirerek çok doğru bir hamle yaptı. Lucien Favre, Borussia Mönchengladbach'ta harika işler başardı ve bu durum Nice'de de devam ediyor. Faal futbolcular arasında sorunlu futbolculuk konusunda bayrak taşıyıcı kim var? Tabi ki Mario Balotelli! Lucien Favre, Mario Balotelli'yi "adam ederek" ondan verim almasını biliyor ve bu sayede takım şu an Fransa liginde lider.

        Son olarak Almanya. Red Bull Leipzig 7 senelik bir takım olmasına rağmen şu an Bundesliga'da ve Bundesliga'da da lider. Bunun birçok nedeni var ancak tabi en önemli nedeni sponsor desteği. Red Bull Leipzig bu yüzden Almanya'daki en sevilmeyen 2 takımdan biri. Diğer takım da ezeli rakiplerinin en önemli oyuncularını almasıyla bilinen Bayern Münih. Sponsor desteğiyle Red Bull Leipzig, sportif direktör Ralf Rangnick önderliğinde istikrarlı bir kadro ve kadroyla birlikte güzel oyun oynayarak bana göre "şimdilik" lider. Bana göre onların şampiyon olması gerçekten büyük sürpriz olur!

       Sonuç olarak, bu 3 takım arasında şampiyonluk şansı en fazla olan Nice ama tabi ne olacağını zaman gösterir...

Yeni Yayın İhalesi

                                               
               Yeni yayın ihalesini tahmin edileceği şekilde bu sene Katarlı medya şirketi Bein Medyanın satın aldığı Digitürk kazandı. Bütün futbolseverler, başkanlar, oyuncular ve teknik ekipler Digitürk'e ve Bein Medyaya teşekkür etmeli! Peki Bein Medya ihaleyi kaç paraya kazandı?

          Türk futbolunun yayın ihalesi KDV dahil 590 milyon dolara satıldı. Bu gerçekten inanılmaz. Çünkü futbolumuz maalesef bu kadar para etmez.Peki neden etmez?

1-)Futbol yok
2-)E-bilet yüzünden seyirci yok
3-)Hakemler yetersiz
4-)Takımların yaptığı kalitesiz yabancı transferler
5-)Futbolu futbolu bilmeyenlerin yönetmesi
6-)Milli takımdaki kriz
7-)İnsanların futboldan soğuması
8-)Kulüplerin iyi yönetilmemesi

        İşte bu yüzden Türk futbolu bu kadar para etmez. Kulüplerimize bu ihaleden sonra büyük sorumluluklar düşüyor. Çünkü kulüplerimizin geliri %40 artacak ve bu paraların iyi bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Bunun için de özellikle bakanlığa büyük iş düşüyor. Çünkü bu gelecek paranın denetlenmesi lazım.

      Bu yayın ihalesinde sonra ligimiz Avrupa'nın en değerli 6. ligi haline geldi. Bunun çok güzel bir durum olduğunu söylemeliyim. Ancak şunu söylemeliyim ki; futbol seyirciyle güzel, insanları tribünlere çekmeliyiz ve bunun için de iyi futbolcuları ülkemize getirmeliyiz.

      Galatasaray Uefa Kupası'nı kazandığında kadrosunda sadece 4 yabancı vardı. Geri kalan 7 oyuncu da yerliydi. Konuyu şuraya getireceğim. Bir takımda fazla yabancı olması o kulübün başarılı olacağının garantisini vermez. Az ama öz yabancı olmalı ve yerli piyasasındaki oyuncuların fiyatları da uçuk olmamalı. Bu durum da ayrıca denetlenmeli.

       Son olarak umarım bu anlaşma hayırlı olur ve kulüplerimiz bu altın tepside sunulan ikramı geri çevirmez.

         
         

Böyle Bir Derbiye Böyle Bir Futbol Yakışmadı

                               
      Gelenek bozulmadı... Fenerbahçe, Galatasaray'ı Kadıköy'de yine yendi. Bu sayede, Fenerbahçeli futbolcuları ve teknik ekibi kutluyorum.
     
      Bu derbi, sanki dünyanın en büyük derbilerinden biriymiş gibi gösteriliyor.Aslında bunun cevabı hayır. Derbinin tanımına bakıldığında bu derbinin cumartesi günü oynanacak Beşiktaş-Başakşehir maçından pek de bir farkının olmadığı görülür. Kimse kusura bakmasın ancak derbi diyince insanın aklına farklı şeyler gelmeli. Din gibi, ideoloji gibi... İşte bu yüzden benim gözümde derbi; Barcelona-Real Madrid, Celtic-Rangers, Roma-Lazio ve Boca Juniors-River Plate gibi derbilerdir. Barcelona katalan, Real kralın takımı... Celtic Katolik, Rangers Protestan... Roma solcu, Lazio sağcı... Boca Juniors fakir, River Plate zengin gibi...

      Gelelim bizim derbimize... Pazar günkü maçı, iyi oynayan değil daha çok isteyen, saha, seyirci ve 17 yıldır yenilmemenin getirdiği psikolojik avantajı çok iyi kullanan Fenerbahçe kazandı. Fenerbahçe sadece maçı kazanmadı, Fenerbahçe bu 90 dakika sonunda Robin Van Persie'yi de kazandı. Umarım bu böyle devam eder.

       Galatasaray'ın durumu tam rezillik! Galatasaray'ın böyle "oynayamamaya" hakkı yok. Yenilmek var yenilmek var! Galatasaray maçta hiçbir şey yapmadı, Fenerbahçe'nin de yapmadı gibi... Galatasaray sanki maça galibiyet için çıkmamıştı. Fenerbahçe de sanki taraftarının gazıyla oynamış gibiydi.

        Kısacası 2 büyük takımımızın da böyle oynamaya hakkı yok. Fenerbahçe'nin galibiyeti taraftarlarını çok da mutlu etmesin. Fenerbahçe sadece prestij kazandı, bu oyunları devam ederse Beşiktaş'ın ve Başakşehir'in gerisinde kalırlar. Galatasaray ise önündeki maçlara bakmaya ihtiyacı var ve iyi oyunla gelecek serilere ihtiyacı var.

Roger Federer&Gael Monfils

         13 yaşındaydım... Televizyondaki kanalları değiştirirken bir maç gözüme çarptı. Bu maçın kahramanları, Roger Federer'le Gael Monfils'ti. Bu arada bu maç, 2008 Fransa Açık(Roland Garros) yarı final maçıydı. Mücadelenin yarı final maçı olması ve oyunculardan birinin de Fransız olması, bu maçı ilgi çekici kılıyordu.

         Hayatımda ilk kez bir tenis maçı izliyordum ve şans eser çok güzel bir maça denk gelmiştim. Bir tarafta tenisin maestrosu, "Sporcular arasında en saygı duyulan sporcularından biri olan Roger Federer", diğer tarafta ise tenisseverlerin sevgilisi, "uçan adam" Gael Monfils!

         Maçı, 6-2, 5-7, 6-3, 7-5lik setlerle Roger Federer kazandı. 1983 yılında Yannick Noah'ın bu grand-slamı kazanmasından sonra Fransızların duygukları özlem devam ediyordu. Ancak Fransızlar, bir oyuncuyu kazanmıştı: "Gael Monfils'i"

         Bu arada Roland Garros'u 2008 yılında, toprak kortun kralı olan Rafael Nadal, finalde Roger Federer'i yenerek kazandı.

Başakşehir'den Leicester Olur Mu?

      Bu sorunun cevabını vermeden önce Leicester teknik ekibini ve futbolcularını kutlamak lazım. İlk ve son kez ligi kazandılar, kazanacaklar... Şimdi de Şampiyonlar Liginin tadını harika bir şekilde çıkartıyorlar. 3 maçta 9 puan bu gerçekten muazzam... 

      Bu sezonda da bir Leicester örneği ligimizde olabilir. Başakşehir lige gerçekten iyi başladı ve umarım böyle de devam edip sezon sonunda mutlu sona ulaşırlar!

      Başakşehir, kulüp olarak bu şampiyonluğu bir özelliği dışında hakediyor. Harika bir kurumsal yapısı var, borcu yok, istikrarlı bir teknik ekibi ve oyuncu kadrosu var.

      Ah bir de taraftarları olsa! Eğer bu takımın seyircisi olursa her sezon, istikrarlı bir şekilde şampiyonluğa oynayabilirler. Çünkü her sezon İstanbul takımlarından en az biri şampiyonluk yarışının dışında kalıyor.

       Kısacası bu sezon Başakşehir neden Leicester olmasın? Tabi hakemler buna izin verip de adil maçlar yönetirlerse! 

MÜJDE! THY Euroleague Final-Four'u İstanbul'da!...

                   

           Avrupa basketbolunun Şampiyonlar Ligi olan Euroleague'in İstanbul'da düzenlenecek olması bizim için gerçekten harika bir haber oldu. 

          Basketbol bizim ana branşımız oldu. Çünkü hem erkeklerde hem bayanlarda çok başarılıyız. Hem kulüplerde hem de milli takımlarda... Mesela geçen sezon Galatasaray Odeabank erkek takımı, Eurocup'ı kazandı. Bu, Türk basketbolunun kulüpler bazındaki en büyük başarısıydı. Ayrıca Galatasaray Odeabank, bu başarısıyla THY Euroleague'ye direk katılma hakkı elde etti. Ayrıca, Kadın Basketbol Milli Takımımız da Olimpiyatlarda mücadele ederek bizi mutlu etti.

          Ve Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı... Fenerbahçe 2 senedir 'hakem skandalı' yaşıyor. Özellikle geçen sene Damir Javor, maçı Fenerbahçe'den aldı CSKA'ya verdi. Bu sene bir hakem skandalı yaşamayacağımızı düşünüyorum. Neden mi? Çünkü Final-Four evimizde düzenleniyor.

         Bu sene THY Euroleague'ye tam 4 takımla katılıyoruz. Fenerbahçe'yle, Anadolu Efes'le, Galatasaray Odeabank'la ve Daruşşafaka Doğuş'la... 

      Euroleague'in doğal favorileri vardır. CSKA, Barcelona, Real Madrid, Olympiakos ve Panathinaikos gibi... Bu takımlara Fenerbahçe de eklendi. Ancak bu sene diğer 3 takımımız da birer final-four adayı. Çünkü bu takımlarımız büyük yatırım yaptı. 

       Mesela Daçka, coach olarak David Blatt gibi dünyaca ünlü bir coachla anlaştı ve Daçka, iyi kadro kurdu. Galatasaray'ın arkasında büyük bir seyirci desteği var. Ergin Ataman faktörü ve Sinan Güler önderliğindeki 12 aslan var. Efes buraları iyi oynayan takım. Bu sene de iyi takviyeler yaptı. Fenerbahçe'nin en büyük avantajı ise kadrosunu ve Obradovic'i koruması oldu. Fenerbahçe, harika taraftar desteğiyle bu sene final-four un en büyük adayı ve bu sene İstanbul'da(Sinan Erdem'de) mutlu sona ulaşacağını düşünüyorum. Şampiyonluk adayım kesinlikle Fenerbahçe.

       THY Euroleague'ye katılacak 4 takımımıza da başarılar diliyorum. 

           

          




            

İzmir Challenger Cup

                                                   
     
           Challenger Cup, erkekler tenisinde; Grand Slam, Davis Cup, ATP Tour'dan sonra gelen tenis organizasyonudur. Bu tip turnuvalara genellikle ATP sıralamasının altındaki sporcular katılır.

           Geçen hafta bu turnuvalardan biri de İzmir'de düzenlendi.İzmir, spora çok önem veren bir şehrimiz olmasına rağmen, futbolda Süper Ligte takımı olmamasından dolayı hep eleştirilir.

           Bu turnuvada özellikle Marsel İlhan'dan çok beklenti vardı. Ancak Marsel, buna cevap verecek miydi bu büyük bir soru işaretiydi. Çünkü Marsel, katıldığı turnuvalarda hep ilk turlarda elendi ve ATP sıralamasında 200'lü sıralara kadar düştü.Bu, onun için korkunç bir durumdu çünkü Marsel, 2011 yılında 87. sıraya kadar yükselmişti. Bu turnuva o için bir milat niteliği taşıyacak mı?

          Marsel'in ilk rakibi turdaki rakibi 1 hafta önce İstanbul'da yenildiği İsviçreli Marco Chiudinelli'ydi. Marsel bu maçtan galip ayrıldı ve özgüveni arttı. Sonraki turda sırasıyla Rus ve Rumen rakiplerini yenerek yarı finale kadar yükseldi. Yarın finalde Marsel, Bosna Hersekli Mirza Basic'i final seti tie-breake giden maçı kazanarak finale yükselmeyi başardı. Marsel'in finaldeki rakibi, hiç beklenmeye bir oyuncuydu. Cem İlkel'di... Cem, özellikle yari finalde turnuvanın 1 numaralı seribaşı oyuncusu, ATP'nin 100 numaralı oyuncusu Lukas Lacko'yu yenerek herkesi şaşırttı. Finalde ise bizim açımızda sürpriz olmadı. Marsel Cem'i yendi.

        Aslında bu finalde kaybetti. Marsel, 4 yıl aradan sonra 4. Challenger Cup turnuvasını kazanarak özgüven kazandı. Cem ise böyle bir turnuvada final oynayabileceğini 'öğrenerek' bir tecrübe kazandı. Cem'in kazanarak tecrübe kazanması, onun için çok önemliydi.

        Bütün sporlarda en önemli anahtar kelime 'istikrardır'. Özellikle tenis gibi bireysel sporlarda istikrar çok önemlidir. Umarım Marsel, bu turnuvanın ardından kendine gelir. Cem ise öğrenmeye ve gelişmeye devam eder. 

     Son olarak tebrikler Marsel&Cem...

Spor Toto Süper Ligte İlk 5 Haftanın Ardından...

              

  Spor Toto Süper Lig çok güzel başladı. Çok güzel maçlar oynandı, çok güzel goller atıldı, sürprizler yapıldı, hayalkırıklıkları yaşandı v.s. Maddeler halinde inceleyelim...

En Güzel Maç: Beşiktaş-Galatasaray maçı ligin ilk 5 haftasının en güzel maçıydı. Çünkü futbola dair her şey vardı ve 5 yıl aradan sonra deplasman yasağının kalktığı ilk maç olarak tarihe geçti.

En İyi Hakem: Ali Palabıyık, genç bir hakemimiz olmasına rağmen Beşiktaş-Galatasaray derbisini gerçekten çok güzel bir şekilde kaldırdı.

En İyi Takım: Başakşehir&Osmanlıspor ilk 5 haftada çok formda gözüktü. Başakşehir ligte, Osmanlıspor ise Avrupa'da şaşırtıcı sonuçlar aldı. Bakalım ikinci bir Bursaspor olabilecek mi? Hep birlikte izleyip göreceğiz.

En İyi Teknik Direktör: Abdullah Avcı&Mustafa Reşit Akçay üstteki iki takımın teknik direktörü olarak, şu ana kadar iyi iş çıkarttılar.

Hayalkırıklığı: Fenerbahçe&Trabzonspor ilk 5 maçta bekleneni vermedi.

En Cesur Takım: Bursaspor, son iki haftada 10 kişi kalmasına rağmen Kayserispor ve Kasımpaşa maçında galibiyet gollerini buldu. Ayrıca Kadıköy'de Fenerbahçe gibi bir takımı yendi.

En Güzel Gol: Eren Derdiyok'un Rizespor'a gol tartışmasız ilk 5 haftanın golüydü.

Ligin Rengi: Alanyaspor ilk 5 haftada oynadığı pozitif futbolla rengi oldu.

En İyi Taraftar: Beşiktaş&Konyaspor

En İyi Kaleci: Volkan Babacan&Harun Tekin

En İyi Transfer: Eren Derdiyok&Tolga Ciğerci

En Kötü Transfer: İsmail Köybaşı

En Klas Oyuncu: Batalla